aşk denizi
Titreme yuvasız serçe gibi,
Ahraz gecenin ayazında…
Gel ısın, gir ısın,
Yüreğimin alazında…
Ekle ucuca hasretleri,
Bitsin dilinin ilk niyazında…
Nota ol sevda şarkıma,
Dile gel gönlümün sazında…
Gam bağıdır benim gönlüm,
Tomurcuklan baharında, yazında…
Başak başak sevdam ol,
Sallan sevda poyrazında…
Sen benim ol, ben senin,
Yüzelim aşk denizinde…
gelişin
bir ateş böceğinin gecenin sessizliğini bozmasıydı gelişin
buğulu gözlerle bir bahaya bakmak gibiydi
o yeşil gözlerinle sıcacık gülüşün
kavrulmuşluğumda serin serin esen bir meltem gibiydi
bozkır ortasında
kuruyan bir ağaçtı sensizlik
kimsesizliğin tam ortasında
seninle bozuldu bu çirkin sessizlik
hüma kuşu gibiydin sen
hayatın en güzel yüzüydün
ben kararan bulutları izlerken
sen bulutların en mavisiydin
son veda
Kör bıçakla kesiyorum seni bugün içimde
Acı çekerek sensizliğe kahrederek
Kelimeler boğazımda düğümlendi
Elveda demeye hiç birinin cesareti yok
Kırık aynada gördüm yüzümü
Sanki bin parça aynı yüreğim gibi
Son vedanın acısı ziyan etti
Dönüşü olmayacak ya inan bu kez bitirdi beni....
SERSERİ VE YALNIZIM
YERYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN BİR SERSERİYİM,
YERYÜZÜNDE YALNIZ BENİM BEN DERBEDERİM
HERKESİN DÜNYADA VARSA BİR YERİ
BEN DE BÜTÜN DÜNYA BENİM DERİM
YILLARCA GEZDİM HOYRAT BAŞIMA
ARADIM BİR ÖMÜR ARKADAŞIMI
ÖLSEM DİKLİCEK YOK MEZAR TAŞIM
HALİME BEN BİLE HAYRET EDİYORUM
GÖRDÜN NE DERTLİDİR NE DE BAHTİYAR
NE KENDİNE NEDE KİMSEYE YAR
BİR RÜYA UĞRUNA BEN DİYAR DİYAR
GÖLGEMİN PEŞİNDEN YÜRÜR GİDERİM
PEMBE KARANFİL
Sıkıştırsak zamanı bir köşebaşına
Dayasak sırtını duvara
Önümüzde birer kadeh rakı
İki dudak arası sevda
Ve bir akşam güneşi
Seni çaldılar benden pembe karanfilim
Seni aklımdan aldılar
Ama o iki heceli adını karanfilim
Yüreğimden alamadılar
sevgiliye mektup
Ağlayan güller ile, yandı, kül oldu yürek.
Hicranın denizinde, çekilmez oldu kürek.
Leylakların altında sarhoş olmak var iken,
Issız bir adadayım, ne gül biter, ne diken.
Karanlık bir gecede, bilmezsin ne haldeyim,
Işıksız, rutubetli, derin bir mahzendeyim.
Zararı yok, yüzünü biraz sıkça görseydim,
Izdırap kuyusunda, ümitsizce ölseydim.
Bülbülün hasretini gizliyorum her gece.
Çaresizlik içinde söyleyemem tek hece.
Hani? ! . Çeşmende su yok, yüreği soğutmaya,
Ancak bazen gelirsin, şu gönlü avutmaya.
En güzel duyguları derleyip sunsam sana,
Lakin anlayamazsın, belki kızarsın bana.
İnan başka kastım yok, uzanıyorsa elim,
Kırmak değil sevmektir, seni bir tek emelim.
İntizarın rüzgarları, insanları savurur.
Lahde gireni günah ateşleri kavurur.
Niçin gün doğarken sen bulunmazsın yanımda?
Son baharın sabahı donar kalır kanımda.
Sana bunu yazarken, gece boyu kağıda,
Erken battı mehtabım, şafak söktü doğuda.
Çobanın türküsünde, ben yolunu gözledim.
Yalnızlığa garkolan, geceleri özledim.
Viran olmuş gönlümde, duydum baykuş sesini.
İstemedim alayım, sabahın nefesini.
Mısralarla ulaştım, geceleri ben sana,
Umutsuz değil gönlüm, dallarıma konsana.
İlhan Büyükyörük
gitme vakti
Ağlayan güller ile, yandı, kül oldu yürek.
Hicranın denizinde, çekilmez oldu kürek.
Leylakların altında sarhoş olmak var iken,
Issız bir adadayım, ne gül biter, ne diken.
Karanlık bir gecede, bilmezsin ne haldeyim,
Işıksız, rutubetli, derin bir mahzendeyim.
Zararı yok, yüzünü biraz sıkça görseydim,
Izdırap kuyusunda, ümitsizce ölseydim.
Bülbülün hasretini gizliyorum her gece.
Çaresizlik içinde söyleyemem tek hece.
Hani? ! . Çeşmende su yok, yüreği soğutmaya,
Ancak bazen gelirsin, şu gönlü avutmaya.
En güzel duyguları derleyip sunsam sana,
Lakin anlayamazsın, belki kızarsın bana.
İnan başka kastım yok, uzanıyorsa elim,
Kırmak değil sevmektir, seni bir tek emelim.
İntizarın rüzgarları, insanları savurur.
Lahde gireni günah ateşleri kavurur.
Niçin gün doğarken sen bulunmazsın yanımda?
Son baharın sabahı donar kalır kanımda.
Sana bunu yazarken, gece boyu kağıda,
Erken battı mehtabım, şafak söktü doğuda.
Çobanın türküsünde, ben yolunu gözledim.
Yalnızlığa garkolan, geceleri özledim.
Viran olmuş gönlümde, duydum baykuş sesini.
İstemedim alayım, sabahın nefesini.
Mısralarla ulaştım, geceleri ben sana,
Umutsuz değil gönlüm, dallarıma konsana.
İlhan Büyükyörük
ne yunus'um ne mevlana
Sevda yolu aşka gider
Aşk yolcusu sevilmez mi?
Gülistanda açar güller,
Koklamaya gidilmez mi?
Tul-ı emel Çalab''adır.
Mezar taşı kalabadır.
Gördüm ölmüş yatanların,
Ahretinde dirilmez mi?
Uçan kuşa kanat gerdim,
Karıncaya yolum verdim.
Çiçeğe suyun gönderdim.
Kuru toprağın bilmez mi?
Dervişi kul hakkı yakar,
Terazide tartmaz satar.
Günahtan sakınan bir er,
Cennetine verilmez mi?
Ademi saldın dünyaya.
Gece ışık koydun aya.
Hallac ile geldik yaya,
Hak babından girilmez mi?
Ne Yunus''um ne Mevlana,
Benim işim aşktan yana.
Leyla ile Mecnun''una,
Sevda veren bilinmez mi?
İlhan oldum unutuldum.
Sevda nehrinde yutuldum.
Dost meclisine katıldım,
Bir söz hakkı verilmez mi?
NOT:
Tul-ı emel: Sonsuz istek, dilek
Çalap: Allah.
Bab: Kapı
İlhan Büyükyörük